- Ekoloji
- Kalkınma
- Yeşil Yaşam
2020 yılı Temmuz ayında ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin -yani hepimizin bildiği adıyla NASA’nın- Salda Gölü’yle ilgili Twitter üzerinden yaptığı paylaşımı hatırlıyor musunuz? Ardından yine kendi websitelerinde detaylı bir analiz paylaşmışlardı. Ülkemizde bulunan Salda Gölü’nün Mars’ta bulunan Jezero krateriyle Jeolojik ve mineralojik açıdan ne kadar çok benzediğini ve Salda’nın Mars misyonunda bizlere birçok ipucu verebileceğini açıklamışlardı.
Salda Gölü’nün, karbonatlı mineralleri ve çökelme özelliklerine sahip olması yönleriyle dünya üzerinde bilinen başka bir benzeri yok. İşte bu eşsiz özellikleri sebebiyle Jezero kraterine benzetiliyor. Bir zamanlar bu kraterin de bir göl barındırdığı düşünülüyor. Bu düşünceyi destekleyen kanıtlar ise, Mars Keşfi Yörünge Aracı’nın bizlere gönderdiği veriler. Araştırmacılar, kraterin batı kıyılarında havza minerallerinden ve muhtemelen karbonattan oluştuğu düşünülen bir karışım keşfettiler. Bu da aslında bize antik bir gölün kıyı şeridinin keşfedilmiş olabileceğine dair ipuçları veriyor.
Salda ve Jezero arasında daha fazla benzerlik olması muhtemel… Mikrobiyalitler, deltalardaki taş birikintileri, yeraltı suları gibi birçok faktörün benzerlik göserip göstermediği ilerleyen zamanlarda daha da netleşecek.
Peki, bizler, yepyeni ufuklar ve dünyamızdan ortalama 225 milyon kilometre uzaklıktaki bir gezegen hakkında ipuçları veren böylesine eşsiz bir doğa harikasını gerektiği gibi koruyor muyuz? Son günlerde büyük bir tartışma yaratan, Salda kıyılarında oluşan o sarımtırak görüntü geldi hepinizin aklına değil mi? Bir polen istilası olduğuna dair açıklamalar var, göl çevresinde çalışmaları devam eden yapılaşmayla ilgili olduğuna dair de düşünceler var. Durum ne olursa olsun, bu bölgede yapılacak ve ekosisteme en küçük bir etkisi olacak yapılaşmanın çevre üzerindeki olumsuz muhtemel etkileri kesinlikle dikkate alınmalıdır. Bu eşsiz bölgeyi özellikle de insan müdahalesinden korumalıyız.